4 Mayıs 2017 Perşembe

Kimse süslemez "sevmeyişini"..

Yokum..
O kadar bende değilim ki; telefonum saatlerdir çalıyor, açmıyorum.. Duysam kesin açardım.. Ne kadar kendim de değilsem artık..
İçinize sinmeyen sözlerim var evet.. Uyurken konuşanların ağızlarından seçtiğim.. " olamayacağını bile bile umut edenlerin rüyalarından.. belki de en kolayıydı "inkar" kabullenmek'ten.. Kabul ettiniz ve kabullendim..
Ateş birikti içim; sizsizlik biraz.. Bağışlamıyorum hiç kimseyi "hodbin'im"
Tümüne köz ateşi ve Triton soğuğu diliyorum..
Pespaye bir tavrım var.. Ayna bile anı yansıtmıyorken.. anıları hapsediyor olamaz mı? Herkesin içinde gülemediği için ağlayan bulutlar var biliyorum.. Dayanılmaz acıları olan aynada ki bulutlu kadın " yasla ruhunu" sözlerim ona yağıyor.. Bu yüzden kendimle olan lekeli ilişkimi bitirdim.. İnsan hiç hile yapar mı kendine; yaptım.. Kendim de değildim ve gittim.. Eksilmişim meğer, geç kalınmış değil de artık gerek kalmamış gibi.. Sorularıma cevaplarımı kendim verirken nedir bu huzursuzluk.. İyi okuyun bayım!
Kimse süslemez "sevmeyişini"..

Çekidüzen veremezsin bazen.. Anlarsın ki gelenine giden karışmıştır..

17 Mart 2017 Cuma

Kısa Günün Sükut-i İstifham'ı

Hastalıklı rakam bu yirmibir..
Ölüm sükutu, yılın 111. günü "Sitte-i Sevr'in başlangıcı" ve ''on.." yılın 344. günü..

Denklem basit bugün bir tabela'da yaşanmışlığının ismi.. Yarın bir taşa kazınmış.. Yerin mi?

14:02 durdum bir acı ki anlatamam savurdu geçti.. Rüyalarıma sakladığım yarınlarım dün olmuş üstüme yıkıldı.. Anladın mı? -Hayır.. anlayamazsınn çünkü senin gördüğün gibi değil. Arala şimdi pencereni tut nefesini hava geliyor değil mi? yüzünde hafif bir esinti..
Ama sen tut nefesini, soluyamadan boğ içinde.. İlk yağmurun sol gözden akmadıysa, bırak.. Bu yüzden tam zamanın da gitmeli..yormadan.. Ben de "sonsuz" değildim.. Gittim. Yine de şuraya biraz "huzur" bırakıyorum; istersen..
"İki nokta"nın da yeri yokmuş edebiyat'ta.. Selamlarımla yeri baki; itirazı olan? İki nokta anlatacak bir şeyim olmamasından değil; anlatamamanın huzursuzluğundan.. Sustuklarımız var.
Düşün.. "Ruhu şair" olanlar için bile tedirgin "ay'ı yaratan".. Cehennem'in bile vicdanı bu yüzden.. Şimdi ateşe ver bu geceyi, ver ki sükut-i istifham'a cevabı olsun..

8 Mart 2017 Çarşamba

Hastalık yine "zuhurda.."

Bir gece bitti hikayem..
Başta kabullenmedim.. "devamı var..devamı olmalı.." tekrar tekrar temize çektim; ''olmadı.." ikna etmem zor oldu kendimi.. Sol'um suskundu ona anlatamadım..

Anlaya bileceğiniz gibi kinayeli cümleler kuruyorum. Kör bataklığın.. Büyük zaferlerin küçük kadınınıyım bugün..
Bir on daha düşürdüm.. tam on gün önce bugün.. Oysa ki yirmi iki mi yitirmiştim.. Mavisini ayırdım, avuç içlerim de sakladım..     Bir "fak" bir "mechule giden müphemiyet".. Yozlaşma evrimini tamamlarken bitme meselesiydi bu "Bitt'k.."

"Rakip ve Atid" olup .. Cennet denilen arafta..     İyi den bir nefes az; kötüden bir nefes fazlayken.. Melek değilim.. Gözlerin de ben "Azazil" kalıyorum.. Eyy! ruhu bütün!.. vicdanı ben olan insan.. Derim soğuyor..soluyor.. Yakıştımı ten kokuna siyah leke.. Şimdi derin pişman..derin yaralı.. Bundandır ki sıkıntılı zamanların için "huzur" biriktirdim omzumda.. Şimdi devrik cümleler gibi kibirli mi bakıyorum yüzüne?   Oysa kibir zannettiğin devrik cümleli bakışlarım, yarım kalmışlığın susuşu bu viraj.. Sözlerim..dileyemediğim özürlerim.. Yağmasına engel olduğum bulutlarım.. İçim yağdı yağacak,  yağmadığım kadar yoktum; yağdığım kadar "var.." İncelikli ruhumu maruz gör..        
Bu hastalık yine "zuhurda.."

6 Aralık 2016 Salı

Aforoz

Düşün...
Gece elbisemle oturmuş kaldırıma,bir elimde kitap bir de kahvem baş başayız.. Absürt mü? Standartları bozmak mı absürt olan.. yoksa farkının farkına varılmasını düşünmeden sen olduğun için makyajsız o şık elbisenin içinde olman mı?
İşte bütün sorun burada başladı...
Topluma dayatılan bilindik bir kural olmadığın da ön yargının kurbanı olursun.. Hayır hayır.. Ben farklıyım demiyorum be çocuk ben kural değilim diyorum.. Gelen bir mesaja cevap vermediğimiz de herkes ağlarken gülümsediğimiz de ağladıktan sonra evet ben ağladım dediğin de hatta yalan söyledim! demeyi öğrendikten sonra doğruların için bir saygı beklemediğin de makyaj yapıyoruz sadece..
Gözün bir çok kez aynı noktaya daldığında o heyecan hiç bitmesin isterken biter mesela.. Biteeeer tabi ki.. Hadi bir oyun oynayalım.
Defalarca seni heyecanlandıran bir şeye bak.. Buldun mu!
Herkes mutlaka bulur hemde hiç beklemediği bir anda.. İşte yanlış burda başlıyor, zaman hiç şaşmaz, sadece şaşırtır..
Daha dikkatli bakarsan görebilirsin..
Aslında sen o an bunu istedin ve buldun, nasıl acı istediğimiz de acıyı hissediyorsak.. Şimdi de büyüleyici bir şeye inanmak istedik..
Sonuç.. bitti mi? Demek ki beynimiz de ki kurallar da bizmişiz.
Herkes sevilmek ister ama en çok saygı beklediğini söyler..  Sevgi verirsin ama saygı yok..  Saygı neden mi yok.
-Cüzdanın da arıyorlar...
Ben bir kural değilim cüzdanım da saygı bedenim de aşk bulamazsın çocuk..
Zaman seni kontrol etmeye başlağın da kural olursun, zamanı kontrol etmeyi öğrendiğin de kumanda.. Hayır  liberal değilim liberteryenlere çoğulculuk ve tarafsızlık felsefesinin örneğiyim.
Ben Aforoz edilenim..


8 Kasım 2016 Salı

Arantı

Güne selam vermedi...
Gözleri renksiz soğuk faşist.. Telefonuna baktı beklenen yalnızlığı hala gelmemişti.. Çocuk yatağından kalktı ve pencereye uzandı bir sigara yaktı ve tekrarladı.
'Donmuş yağmur konuşan ağaçlar menfaatine susayan yol.." 
Küskün sigarasından bir duman daha verirken ciğerine, duraksadı. En sevdiği ayakkabılarını giymek için koştuğunda dudakları kıvrıldı, dişleri birbirine sürttü. Kuşlarını bekliyor eşikte.. her kuşa 'omzuma' dese de  hiç biri ona eşlik etmedi.. (Sen çocuksun) 
Ayaklarıyla masa'nın omuzlarına basıyordu. İlginç bir şekilde keyif aldı bu durumdan, nedensiz yere böyle güler mi? Siyah, omuzlarını ve sırtını soyan bir şey vardı üzerinde adını koyamıyorum. Dik oturamıyor.. Yorgun diye düşündüm.
Dur bir saniye, kiminle konuşuyordu öyle!
Evet yine yine dudakları kıvrıldı, gözlerini kıstı yanaklarında ki elmalar dökülüyordu kucağına. O an lisanımı yitirdim..
Yürüdüm, hatta koştum aslında kaçıyordum peşimden geliyordu durmaksızın.. Arkama baktım.. Evet neden veya kimden kaçıyordum ben..
Ellerim cebimde geçmiş zamana doğru yürüyorum.
İşte orada..
Gözlüklerini çıkardı, omuzları dikleşti kokusu sırtından beline yayılarak dans ediyordu. Yutkunamıyorum... Sigara içiyor muydum ben.. "Bu iş beni korkutuyor."


Çocuk zırhını tekrar kuşandı, ayaklarına eğildi, bir bağcığını çözdü ve doğruldu. Sevimli yüz hatlarına nasıl da yakışıyordu çatık kaşları.. (Sen çocuksun)  Sol tarafıyla verdiği mutluluğu sağ tarafıyla geri alıyordu..



Bağcıklarına basarak terk etti orayı.. Dilinde ki söz "Hep hatırlasınlar."


12 Mayıs 2016 Perşembe

Geceden 25 e Selam

Burda olmalıydın bu mayısta yağmurlar dinmedi....
Kaçtığımız denizler de boğulmak istemek ne garip.. Herkes olamıyorum bugün üzülme yitirmedim seni mümkün mü silmek bende ki yerini ? Sadece fazla yalnız günlerimden biri bir kadehte sana koydum içiyorum bugün 25 ine ve gelmeyenine... Süslü cümlelerle buruk hüzün damlaları ve standart sözler bırakmadan gidicem bugün, iyi dileklerimide yanıma alıyorum.. Sende fazlasıyla var diye düşünüyorum.. Haziranın sabahları pazar gecelerinde güzel şansın olarak ben gelmek isterim, bilirim sende seversin... Saraplarda bitti aramalarına baka kaldım bekledin biliyorum ama seninle olanı beklemek niye be adam ! Küçük sözlerin kadını olamadım hiç, büyük düşünürlerin pisagoruyum sadece ... Hayallerine ortak oldugum 25 hoşgeldin...

9 Mart 2016 Çarşamba

Herkes "çiçek" büyütemez! Emek ister

Birini sevmem ne işe yarıyacak?
Anlamıyorsun..
Dalından kopan çiçeğe dokunmayan bir insan, toprağına sarılmış gülü mü buducak. Bak yine anlamadın..  Soğuğa açılan bir pencerenin kenarına bıraktığı Sarracenia'yı hatırlıyor musun ? Hani bir türlü büyütemediği şu çicek, onu bile öldürmüşken. Dikenlerim var dallarım da ruhumda... Bir gül toprağından ayrı yaşayamaz iken, su vermedi.  Dikenlerine dokunduğun da seni yutan çiçeğine acımadı kadın..  Yaptıklarını izledi susuz ve aç kaldı yine de düştüm  demedi. Kendi dikenlerine sarıldı..  Kanayarak kopardı dallarından ağladı susmadı belki de ama başkasına sarılmadı. Bu kadar kana bulanmışken temizlenemedi.. Su istedi en çok sevdiğini, sadece su da eskisi kadar temiz değildi kadın kokuyordu. Su kadını zehirlemiş, kadın zehrini suyla yıkamıştı.  Su dikenleri büyüttü kadın temizleyemedi...  Yok oluşlar körükler derin acıları. Alışmak zaman alır, artık sevmek aldanıştır.  Şimdi sana bir çicek veriyor kadın onu eğit büyüt diye bu dikenlerle bir orkide olamaz belki de.. toprağına ek ki tohumunu, sen de inan yeniden yeşereceğine...
Kadın suyu ırmak yaptı...
Kalbiniz de büyütün gözünüzde değil. Yüreğinizle inanıp aklınıza koyun ki sevmek bu kadar zor olmasın..