4 Nisan 2015 Cumartesi

Herkes ''baba'' olamaz...


Burnun hep kaf dağında derdi babam, bense fazla sesimi çıkaramazdım. Aslında o hep haklıydı da ben kabul etmezdim. Hayat belki de küçük yaşta öğretmişti bana büyük yüklerin, küçük omuzlar da taşındığını. Daha 15 yaşındayken  bir kitap yazmaya başlamıştım, ismini bile koyamadığım... İlk satırında şöyle yazıyordu "küçük düşünenler insanları konuşur... Büyük düşünürler ise  icatları!"
Bu söz benim ilerlemem gereken yoldu. Kızlar babalarına aşık olur derler ya hah işte bu söz tamamen doğru. Bense bunu asla kabul etmek istemeyenlerden oldum. Çünkü ben onun kızıydım, duruşundan konuşmasına kadar. Ona öyle çok benziyordum ki bunu kendisi bile kabul edemiyordu. Tek farkımız vardı benim hic bir zaman küçük hayallerim ulaşılabilir sokaklarım olmamıştı. Ne mi oldu ben hala ilerlemem gereken yolda koşuyorum babamsa hala benimle, evet yine de aynı sözü tekrarlıyor ve ben her söylediğin de ona içten içe teşekkür ediyorum. Yürümem gereken yollar da  emin adımlar atma mı sağladığı için.  Bu arada evet onu çok seviyorum ve çok özlüyorum kimsenin çözemeyeceği bir bağ var belki de aramız da ama biz yine de taştan ördüğümüz duvarları gözyaşlarıyla boyadık, bir tuttuğun eli, bir de sevdiğin kalbi bırakmayacaksın işte bunlar olmadığı zaman ne büyük adımlar ne de hayallerin kurtarabilir seni...

Bazen ayakta duracak halin kalmaz ve babanın bir sıcaklığı yeter seni ayakta tutmaya. Sadece hayat veren değil, hayat verip hak eden, baba adını taşıyabilir.

1 yorum: